GÜNCEL

Tasarımlarım

Saç Modelleri

Çocuk Gelinlikleri

27 Ağustos 2010 Cuma

Referandumda vicdanımın sesine kulak vereceğim: Nilüfer Akbal



NİLÜFER AKBAL
Kürt müziğinin tanınmış seslerinden Nilüfer Akbal, müzik serüvenini yeni çıkardığı Herire albümüyle sürdürüyor. Hem TRT'deki programında hem de diğer platformlarda barış mesajları veriyor.

12 Eylül darbe anayasasında yapılacak değişiklikleri olumlu bulan sanatçı, sandığa gittiğinde de Başbakan Erdoğan'ın sözüne uyarak vicdanının sesini dinleyeceğini belirtiyor.

Kürt müziğine 23 yılını vermiş bir isim Nilüfer Akbal. Yakın zamanda 11. albümü 'Herire'yi çıkardı. İran, Irak ve Suriye'yi kapsayan Ortadoğu gezisi sonrasında derlediği şarkılarla albümünü tamamlayan Akbal, toplumsal mesajlarını da barıştan yana veriyor. Ona göre artık şiddetin, silahın bu mücadelede hiç yeri olmamalı. Ne tür bir hak talebi varsa bu demokratik yollardan kazanılmalı. Türkiye'nin son dönemlerde yaşadığı sürece ilişkin büyük ümitler besleyen Akbal, 12 Eylül'de gerçekleştirilecek referandum için, "Başbakan'ımızın dediği gibi vicdanımın sesine kulak vereceğim." diyor. Çok önemli düzenlemeler getirdiğini düşündüğü Anayasa paketine kendi çevresindeki solcular ve Alevilerle birlikte Kürt halkının da büyük bir çoğunluğunun 'evet' oyu vereceğini söylüyor.

Herire, Ortadoğu'daki yolculuğunuz üzerine ortaya çıktı. Niye böyle bir yolculuğa çıkmayı tercih ettiniz albümünüzü İstanbul'dan yapmak yerine?

Avrupa'dan dönmüştüm. O dönemler işler durgun. Bir yerde bir tıkanıklık var. 'Kendime ait bir yerlere gitmeliyim.' dedim. Kuzey Irak'ın Kültür Bakanlığı'ndan davet almıştım. Kürt Kav diye bir kurumla beraber gittik. İkinci bir kez daha gidip bir ay kaldım. Bir arkadaşım İranlı Hüseyin Şerifi ve Mezher Xaleqi ile tanıştırdı beni. Şerifi bana Herire'yi, Şilere'yi, Pawanekani'yi verdi. Xaleqi, Farinelli gibi bir ses. İran'da yasaktan, sürgünden dolayı kendini tanıtamamış. 75 yaşında, gelmiş Irak'ta bir enstitünün başkanlığını yapıyor. O şarkılarla beraber döndüm. 4 yıl sonra albüm nihayet bitti.

Yaptığınız bu seyahat ve gezdiğiniz şehirlerde karşınıza ne çıktı? Albümün ötesine de geçen şeyler var mı?

Bizi Halepçe'ye götürdüler, Saddam'ın heykelinin bulunduğu yere gittik, işkence yapılan yerler, savaştan izleri gördük. Bir hafta boyunca sesim kısıldı, konuşamadım. Çok etkiledi beni. Suriye ve İran'a da geçtim. Türkiye'de de 30 yıldır süren bir savaş var. Sonuç olarak bütün bir manzarada savaşın kazananın olmadığını, tümden bir kayıp olduğunu gördüm. Kesinlikle savaş bitmeli, silahla değil, konuşarak demokratik bir ortamda bunun mücadelesini vererek hakkını almak lazım.

Kadınların hikâyelerinden yola çıkarak yaptınız bu albümü. En çok etkilendiğiniz hikâye nedir?

Kadınların hikâyeleri çok acı. Orada kadınlar hâlâ sünnet ediliyor. İntihar ediyorlar, hepsi depresyonda. Bunca yıllık savaşın yarattığı bir psikoloji. Saddam'ın işkence yaptığı yerler var. Bir yer gördüm. 'Bu ark ne?' dedim. Çeşmeden su aksın gitsin diye ark açarsın ya, orada kafaları kesiliyormuş, kan aksın gitsin diye yapmışlar. Onlar beni çok yaraladı. Şu anda ne gerekçeyle olursa olsun savaşa yüzde yüz karşı bir kadınım. Bunun için her türlü şeyi yapmaya hazırım.

Türkiye'ye baktığınızda buraya dönük transferiniz ne oldu?

Türkiye'ye dönünce yapılanları gördüm. İnsanlar hükümete yükleniyor ama bu 80 yıllık bir sorun. Daha önce kimse dile getirmedi. Ama bu hükümet ezber bozuyor. İnsanlar konuşuyor, düşüncelerini söylüyor. Dokunamadığımız tabulara dokunabiliyoruz artık. Ben AK Partili değilim ama bu süreci destekleyen bir insanım. Eğer bunu geçirirsek Türkiye'nin geriye ve aynı noktaya döneceğini hissediyorum.

1987'de başladığınız müzik yolculuğunda 11. albümünüzü çıkardınız. Bugünlere gelmeyi hayal etmiş miydiniz?

Daha iyi yerler hayal ediyordum. Yüzlerce, binlerce insanın konserlerime gelmesini, 20-30 albüm yapmayı isterdim. Ben de Mezher Xaleqi gibi olmak istemiyorum. 75 yaşımda her şey var ama bende iş yok. Yazık değil mi? Bütün bunlar benim dışımda olan şeyler. Türkiye yol alamayınca biz de yol alamıyoruz. Bizim durumumuz siyasetle o kadar ilgili.

Kürt müziğinin yasaklı olduğu ve engeller yaşadığınız günlere dönüp baktığınızda ne hissediyorsunuz bugün gelinen noktada?

Daha oturması gereken şeyler var. Kürtler dilimi istiyorum, radyo istiyorum, televizyon istiyorum diyor ama bu istemleri ile ilgili altyapı hazırlayamadılar. Böyle olunca da sen yol alamıyorsun. Ben diyorum ki ajanslar, Sezen Aksu'nun, Funda Arar'ın, diğer bütün Türk sanatçılarının konserlerini yapanlar Kürt sanatçılarını da bu kategoriye alsınlar. Orada meslektaşın konser yapamıyor, ulaşamıyor, sen burada devam ediyorsun yoluna. Türk sanatçıların da bu işe el atması lazım.

Bu süreç sizi yordu mu, serüveninizde neye karşılık geliyor?

Çok yorgunum. Çok yorgunum. 60 yaşında gibi hissediyorum kendimi. Hayatım yollarda geçti, sürgünlerde geçti. Kazandığım paraları albümlere yatırdım, geri dönüşü olmadı. Gittiğim konserlerde cep harçlığı alıyordum. Otellerde kalmazdık, halkevinde kalırdık. e.dolmaci@zaman.com.tr

7 yaşındaki yeğenim öldü, darbecilerden hesabını soracağım

Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü düzenlemesini iptal etmesinden sonra yeni bir anayasa için deklarasyon yayınlamıştınız. Hâlâ yeni bir anayasa istiyor musunuz?

Evet, tabii ki istiyorum. Yeni bir anayasa var şu anda gündemde, tartışılıyor. Ben Başbakan'ımızın dediği gibi vicdanımın sesine kulak vereceğim.

12 Eylül'de referanduma sunulacak olan Anayasa paketini içerik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'de hiçbir şey birden düzelmiyor. Bakın Kürt meselesini yıllardır tartışıyoruz. Bunun da adım adım değişeceğine ve daha iyi noktaya geleceğine inanıyorum. Başlangıç olarak eksik de olsa iyi buluyorum. Doğru buluyorum.

Sizi de uzun yıllar etkileyen, hem dilinizi hem şarkılarınızı yasaklayan bir zihniyetle, 12 Eylül darbecileri ile hesaplaşma sizin için ne anlama geliyor?

Ablamın oğlu 7 yaşındaydı. 12 Eylül günü fıtık oluyor. Ablamlar, hastaneye götürmek için yola çıkıyor. Sokağa çıkma yasağı var diye asker geri gönderiyor. Çocuk evde bile bile öldü. Bu olay Varto'da yaşandı. 12 Eylül'de işkencelerde öldürülen Kürt-Alevi gençlerinin cenazeleri gelirdi. Biz çocuktuk. Büyüklerin bacak aralarından bakıyorduk.

Bire bir mağdurusunuz 12 Eylül'ün...

Evet. Bütün bu acıları biz gördük. Alevilerin ve devrimcilerin 12 Eylül'de anası ağladı. Şimdi Aleviler diyor ki: 'Biz CHP'ye oy verelim.' Ben anlamıyorum. Bu CHP, Aleviler Sivas'ta yakıldı, bir şey yapmadı. Bu asker, Alevi'yiz dedi ve sizi öldürdü. Nasıl oluyor da bütün bunları unutuyorsunuz? Sırf AK Parti karşıtlığı yüzünden olumlu olan hiçbir şeye hiç kimse evet demiyor. Ben bunu çok cahilce buluyorum.

Diğer sol partilerin tavrını nasıl buluyorsunuz peki?

Benim etrafımda çok solcu ve Alevi evet diyecek. Örgütlü bir şekilde hem de. Solcuların hayır demesi büyük bir tutarsızlık. Burada bize bunları yaşatan bir anayasa ve değiştirmek isteyen bir hükümet var. Buna da karşı çıkan faşistler var. Yorum sizin işte.

Anayasa paketi geçerse, yaşadıklarınızdan dolayı bir suç duyurusunda bulunmayı düşünüyor musunuz?

Ben ablamla ilgili suç duyurusunda bulunmayı düşünüyorum. Ablama da bunu yap dedim.

Ajanslar, Kürt sanatçılara da sponsor olsun

Hep Kürtçe bir televizyon kanalında talk show programı yapmak istediğinizi dile getirirdiniz. TRT Şeş'teki programınızdan memnun musunuz?

Neden biz hep zoru başarmak zorundayız? Seyirci geliyor, dil bilmiyor. Konuklar geliyor, yarı Kürtçe yarı Türkçe konuşuyor. Kameraman, yönetmen bilmiyor. Sen hiç kimsenin bilmediği bir yerde Kürtçe program yapıyorsun. Fakat buna rağmen iyi gidiyor. Bir de boykot var. Birçok sanatçıyı oraya alamıyoruz.

Hayatınızda ne değişti bu iki yıllık süreçte?

Hiçbir şey değişmedi. Avcılar'da eski evimde oturuyorum. Hâlâ bir arabam yok. Yine eski dostlarımla görüşüyorum. Kendimi yeni keşfediyorum. Ben bir şovmen imişim diyorum. Kendimi çok eğlenceli buluyorum.

Bazı arkadaşlarınız, bu süreçte tehdit aldıkları için sıkıntılı dönemler yaşadılar. Siz de tehdit aldınız mı hiç?

Hayır. Kürt halkı da siyasetçileri de beni çok sever. Siyasi tarafın bana uyarısı şuydu: "Sen bizim için önemli bir değersin. Orada yıpratılmandan, kullanılıp bir tarafa atılmandan korkuyoruz." Ben de, "Benim bir varoluşum var, ideallerim var. Bırakın ideallerimin peşinden gideyim. Bunu yapmadan ölmeyeyim." dedim. Programımı da en çok siyasi taraf izliyor.

Sizin bir talebiniz vardı. Harbiye Açık Hava Sahnesi'nde konser vermek. Kimse çıkıp, tamam biz üstleniyoruz, çık konser ver dedi mi?

Her yerde konser vermek istiyorum. Ben konser yapan ajanslara sesleniyorum. Bizler de şarkı söylemek istiyoruz Açık Hava'da. Festivallere neden çağırmıyorsunuz? Hani İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti? Hangi Kürt sanatçısı burada sahne aldı? Birçok Kürt sanatçı var bunları yapabilecek yetenekte. Neden onları çağırmıyorsunuz?

ZAMAN

Yorum Gönder

 
Copyright © 2013 Tesettür Moda
Distributed By Free Premium Themes. Powered byBlogger