Modacı Siren Ertan Çarmıklı: Anneannemle hacca gideceğim |
Sosyal sorumluluk projelerine de devam eden Ertan'ın planlarından biri de anneannesiyle birlikte kutsal toprakları ziyaret etmek.
Evliliği, moda dünyasına girişi, hastalığı, katıldığı davetler çok konuşuldu. Kimi yaşadıklarını peri masalına benzetti, kimi de 'azmin zaferi' dedi. Şimdilerde Nişantaşı'ndaki atölyesinde harıl harıl çalışan Siren Ertan Çarmıklı'yla siyasetten modaya, evlilikten projelere kadar pekçok şeyi konuştuk.
Moda dünyasında tutunmak zor derler. Atölyenizi açarken bu endişeyi taşıdınız mı?
Hayır hiç kaygım olmadı. Başaramayacağımı düşünseydim hiç başlamazdım zaten. İlk zamanlar espri yapıyordum; tasarladıklarımı hiç kimse giymese sadece kendime diksem bile kârdayım diye. Ama bugün Türkiye'nin her yerinden, hatta yurt dışından bile müşterilerim var.
İşle birlikte evlilik nasıl yürüyor?
Eşim ve yuvam her şeyden önce gelir. İşimde büyüyebilirim ama eşim buna müsait olmadığı için yapmıyorum. Ayrı seyahat etmemi ya da akşam 8'den sonra çalışmamı istemez. Ben de her şeyi dengede tutmaya çalışırım, çünkü Gökhan'ı dünyadaki herkesten çok severim.
Gündemi yakından takip ediyor musunuz? Eskiden konuşulamayan birçok şeyin gündeme gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet ama bazı şeylerin çok fazla konuşulması da beni üzüyor. Mesela başörtüsü. Anneannem, çalışanlarımın yarısı, bazı arkadaşlarım başörtülü. Bunun siyasetin içine girmesini, bir sorun olarak görülmesini ve konuşulmasını gereksiz buluyorum. Benim için ülkemin öncelikli sorunları; yoksulluk, terör ve dış politikadır.
Bir röportajınızda "Hâlâ ayrımcılık yapılıyor, utanıyorum." demişsiniz. O günlerden sonra çok şey değişti, şimdilerde ayrımcılığın azaldığını düşünüyor musunuz?
Dünya var olduğundan beri ayrımcılık bir şekilde mevcut ne yazık ki. Ben İzmirliyim. Bizler orada Rumlar, Levantenler, Müslümanlar, Museviler, Arap ya da Kürt kökenli arkadaşlarımızla hepimiz birlikte büyüdük. Belki de o eski İzmir modeli incelenmeli.
Ama bu bir Türkiye tablosu. İzmir'e özgü bir şey değil ki.
Bu insanlar onca yıl bir arada mutlu yaşadılar, demek ki bir yolu var. Yeter ki provokasyonlara gelmeyelim.
Moda Tasarımcıları Derneği açıldığı zaman 'modacı kimdir' diye çok konuşuldu ve size de epey eleştiri geldi. Modacı kimdir sizce?
Bir Houte Couture atölyesi sahibiyim. Her aşamada tüm detaylarla ilgilenirim ve işimde çok iyiyim. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kimin daha çok ürettiğine ve tercih edildiğine bakalım.
Bu işi hobi olarak mı görüyorsunuz?
Hayır bu benim için tamamen bir iş. Para kazanırken çok da zevk almamın ötesinde, istihdam sağladığım için de çok sevdiğim bir işim var.
Herkes sabah kalkıp işine gidiyor belki ama emeğinin karşılığını alamıyor ya da temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor...
Evet, şartlarımız birçok kişiden daha iyi olabilir. Ama hayat imrenerek geçmez; o zaman benim de benden varlıklı ya da farklı bir konuma sahip insanlara gıpta etmem gerek. Mesela Cumhurbaşkanı'nın eşine. Hem benim acılarımın başkasınınkinden daha çok olmadığını nereden biliyorsunuz ki.
Nedir peki?
O benim acım, bana özel kalmalı. Zor durumdaki insanlar hakkında ne düşündüğümü sorarsanız vicdanım ortada zaten. Dünyada yalnız yaşamadığımın farkındayım. Birileri hayatta üzerine düşen sorumlulukları politikayla, siz gazetecilikle, ben de 10 yıldır sosyal sorumluluk adına çalışarak yapıyorum.
Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?
Bizim evimizde politika çok konuşulurdu. Küçükken politikacı olmayı isterdim ama 20'li yaşlara geldiğimde buna fiziken ve ruhen uygun olmadığımı gördüm. Amaç faydalı olmaksa bunun sosyal sorumluluk projeleriyle ve üreterek de yapılabileceğini düşündüm.
Teklifler var mı?
Hayır. Siyasete yakın tanıdıklarım; "Siren, sen güvenilecek bir insansın bu çok önemli, siyasete girmelisin." diyorlar ama düşünmüyorum.
Bir yerde "İyi giyinmek iyi bir iş için gerekli." demişsiniz. Giyime gerektiğinden fazla anlam yüklediğinizi düşündünüz mü?
Söylediklerim farklı anlaşılacak şekilde yansıtıldı. Bir cerrah gibi hayat kurtaramıyor, bir öğretmen gibi hayata yön veremiyorum. Ama iyi ve doğru giyinmek hayatınızı çaktırmadan etkiler, işte ben bu aşamada varım. İş başvurusuna yanlış bir kıyafetle gidip muhteşem gelişebilecek kariyerinizden mahrum olabilir ya da hayatınızın aşkı olabilecek kişiyle randevunuz için seçtiğiniz yanlış kıyafetle, ömür boyu sürecek mutlu bir evliliği kaçırabilirsiniz.
Al Gore'un 'Uygunsuz Gerçek' belgeselinden çok etkilendiğinizi söylemişsiniz. Burada dünyadaki iklim değişiklikleri ve alınabilecek önlemler anlatılıyor. Siz doğal kaynakların korunması için ne yapıyorsunuz?
O güne kadar sivil toplum kuruluşlarında sağlık ve eğitim alanında çalışıyordum. Belgeseli izledikten sonra çevreye de ağırlık verdim. Bu dünya sadece biz insanların değil. Artık evin içinde dolaşıp yanan lamba var mı diye bakıyor, suyu daha dikkatli kullanıyorum.
'Mutluluk Ormanı' projeniz vardı. Sonuçlandı mı?
Evet, Seferihisar yangınından çok etkilenip tasarladığım bir projeydi, Ege Orman Vakfı'yla beraber gerçekleştirdik. Planladığımızdan daha fazlasını topladık. 1 orman diye başladık, sanırım 2,5 oldu. Heyecanla ilkbahardaki ağaç dikim törenini bekliyoruz.
Bir dönem kanser tedavisi gördünüz. Bu süreçte neler yaşadınız?
Benim Allah'a duam her zaman aynıdır. O zaten her şeyi görüyor ve biliyor, ben ona daha ne anlatırım ki diye düşünürüm. Ayrıca benim için gerçek ibadet; onun verdiği canı, bedeni, beyni ve ruhu, bana verdiği süre içinde en iyi şekilde değerlendirmek, maksimum performansta kullanmak, kendimi geliştirmektir. Bu yüzden sadece iyileşmeye odaklandım.
Hastalık veya sıkıntı zamanlarında insanların Allah'la irtibatı farklılaşır. Sizde böyle bir şey oldu mu?
Yakın zamanda anneannem kardeşini kaybetti. Bu onu yıktı ve ölüme daha da yaklaştığını düşünmeye başladı. Birlikte bir yere gitmeyi teklif ettim; o da 'Seninle hacca gitmeyi çok isterim.' dedi. 'Önce umreye gideriz' diye düşündüm, ama bu yılı çok hasta geçirdi. Doktoruyla konuşup hangisinin ona daha uygun olduğuna karar vereceğiz.
Bir dönem üzerinize çok gelindi, şimdilerde nasıl?
Bu ülkenin gerçeği. Benim başıma gelmiyor sadece. Kıskançlık, dedikodu ya da kendini geliştirip bir yere taşımak yerine etraftaki insanları aşağı çekip yukarıda görünme düşüncesi var genel olarak. Artık yaşlanıyorum, 40'a yaklaştım, çok şükür ki şu aralar çok uğraşmıyorlar!
Yorum Gönder