GÜNCEL

Tasarımlarım

Saç Modelleri

Çocuk Gelinlikleri

3 Ocak 2010 Pazar

Resim sanatı tefekkürümüzü artırdı



Şeyma Yalçıntaş, Muazzez Bayat,
Mine Vardan, Aysun Özkan
Mine Vardan, Muazzez Bayat, Aysun Özkan ve Şeyma Yalçıntaş... Yolları resme çıkan dört insanın hikâyesi.

Olur ki herkes kendine 'nakış işleyen ellerin fırçayı da güzel tutabileceği ya da sanat ateşinin ölmeyeceği veya gül tutan elde gül kokusunun kalacağı' gibi bir hisse çıkarır diye, gittik hanımlarla görüştük. Kadıköy İskelesi'nin üst katında, ama denizin bunca içinde olmaktan keyiflenerek resim üzerine konuştuk.

Köprüler, meyve sepetleri, vazolarda renk renk çiçekler, ağaçlı yollar, ot taşıyan arabalar, akarsular, eski zaman evleri ve İstanbul; camileri, Boğaz kıyıları, çeşmeleri ve sandallarıyla güzelim İstanbul, denizin neredeyse içinde, martı çığlıklarının ve vapur sirenlerinin arasında sergileniyor bu kez. Resimler, dört hanıma ait: Mine Vardan, Muazzez Bayat, Aysun Özkan ve Şeyma Yalçıntaş. Yolların resme çıktığı dört ayrı hikâye... Olur ki herkes bir hisse çıkarır diye, ne bileyim, nakış işleyen ellerin fırçayı da güzel tutabileceği gibi bir hisse mesela ya da sanat ateşinin küllense bile ölmeyeceği veya gül tutan elde gül kokusunun kalacağı gibi bir hisse çıkarır diye kendi payına, gittik hanımlarla görüştük. Kadıköy İskelesi'nin denize açılan üst katında, vapurlar iskeleye çarptıkça ürkerek; ama denizin bunca içinde olmaktan keyiflenerek resim üzerine konuştuk. Şimdi gri bir İstanbul kışından uzak olanlar, bu yazıyı okurken resimlerdeki kırmızı tramvayı hayal etsin, memleket hasretiyle yanıp tutuşanlar da ot yüklü arabaları, gelincik tarlalarını düşünsün. Biz de o sırada güzel görüp güzel çizen bu hanımları tanıtalım. Resimle uğraşmadan önce de tanırlarmış birbirlerini, önce biri, sonra diğeri derken, dördü de İranlı ressam Cevat Süleymanpur'un atölyesinde bulmuş kendini, daha doğrusu dördü de resim yapınca kendini bulmuş.

Mine Vardan; resmi her zaman seviyormuş; ama nedense bir gün çizebileceği hiç aklına gelmemiş. Çocukluğundan küçük bir hatıra; bir portre çizmeye çalışıyor, öğretmeni diyor ki; "Öyle çizilmez, böyle çizilir." Sonra bir zaman öğretmenin gösterdiği o portreyi taklit edip duruyor; ama evlilik, çoluk çocuk bir sünger çekip siliyor o portreyi. Ne zamana kadar? Çocuklar tahsillerini tamamlayıp (O çocuklardan biri MÜSİAD Başkanı Ömer Vardan) yuvadan uçana kadar. "Anneler kendi arzularını hep en sona saklar." diyen Mine Hanım elli yaşında, eline daha önce fırça bile almamışken bir resim atölyesine kaydoluyor. Yalnız, bir meseleye açıklık getirelim, kız enstitüsü mezunu, iyi nakış işleyen, kendi gelinliğini kendi dikmiş maharetli bir hanım var karşımızda. O zaman öyleymiş ne yaparsınız, genç kızlar resme değil de dikiş nakışa özendirilirmiş; ama ne demişler; "Su yatağını bulur." Mine Hanım da öyle yapmış, 'genç bir akademisyen, iyi bir ressam' dediği Tijen Şikar'dan önce karakalem sonra yağlı boya dersleri almış. Şimdi atölyeye gitmediği günlerde, evde öğleden sonraları bir köşeye çekiliyor ve resme öyle bir dalıyor ki ne ağrı kalıyor vücudunda ne sızı.

Muazzez Bayat; kızının teşvikiyle resme başlamış; ama o da ilkokuldan beri ilgiliymiş bu sanatla. Kara tahtaya Fatih'in at üzerinde İstanbul'a girişini resmettiğini hatırlıyor. Akşam Kız Sanat Okulu'na devam etmiş ve Mine Vardan gibi nakış dikiş öğrenmiş. Kalın bir perdenin arkasında saklanan resim yeteneği, o günlerde bozuk nakış desenlerini düzeltirken yardımına koşarmış, bir de çocukların resim ödevlerine yardım ederken; ama o kadar... Şimdi geceleri, el ayak çekildikten sonra bir oturuyor resmin başına, saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyor. Sergideki resimlerin de çoğunu satılmasın diye kendine ayırmış. Resimler, evin duvarlarındaki yerlerini almalı bir an önce, ev yeniden ısınmalı. Göz tansiyonu var Muazzez Hanım'ın, bir ev kazası geçirip hem kolunu hem dizini yaralamış üstelik, resimler o yüzden pek kıymetli; resimler de resim ama, çiçekler, evler, İstanbul sokakları, Mostar köprüsü... Gidip görmeli en iyisi...

Çiçeği burnunda Ressamlar

Aysun Özkan; Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu. Muazzez Bayat'ın zarif kızı. Aslında tezhip yapıyormuş; ama annesine eşlik etmek için resim kursuna başlayınca ve geçirdiği boyun fıtığı ameliyatı artık tezhip yapmasını imkânsız kılınca resme devam kararı almış. Bereket versin resmin kendisini sarıp sarmaladığını fark etmiş. O da annesi gibi geceleri çalışıyor; çünkü misafiri ve aktivitesi bol bir hayat yaşıyor. Günün muhasebesini yapmanın yollarından biri pekâlâ tuval başından geçebilir.

Şeyma Yalçıntaş; resim serüveninden önce hayat serüveninden söz etmek istiyor. Sizin de çocukluğunuz ve gençliğiniz Medine'de geçse anlatmak istemez misiniz? Medine öyle bir şehir ki, evde ayağınızı uzatacak yer bulamıyorsunuz, bir yanınız kıble, bir yanınız Uhud Dağı, nereye dönseniz minareler, mescitler... Sanatla tanışıklığı da Medine yıllarına dayanıyor, dedesi Ömer Kirazoğlu'ndan hatt-ı kufi meşk ediyor ve Arap hocalarının yüksek lisans tezlerini el yazısıyla temize çekiyor. 1994 yılında Nevzat Yalçıntaş'ın gelini olarak İstanbul'a yerleştiğinde de onu bir resim atölyesinde değil, Hasan Çelebi'nin hat derslerinde görüyoruz. Ne zaman ki ilk çocuğu dünyaya geliyor ve hocası hat çalışmalarına bakıp da "Burada, oğlun ağlamış, bu vav'ın sonunda karnın acıkmış, bu cim'i çekerken uykun gelmiş" demeye başlıyor hat sanatına veda ediyor. Ama sanat aşkı ölür mü? Yakın bir arkadaşının teşvikiyle gittiği resim atölyesinde elinin fırçaya yatkınlığı hemen belli oluyor. O günkü mutluluğunu bakın nasıl anlatıyor Şeyma Hanım; "Allah korusun, üzücü bir şey gelince insanın başına, ömrümden ömür gitti der ya, ben o gün ömrüme ömür eklendi dedim." Bir tür kendini bulma kendinden memnun olma hali... Serginin en çiçeği burnunda ressamı o, ilk altı ay çizdiği kara kalem desenleri bir kenara koyarsak bir buçuk yıldır pastel çalışıyor; ama resim öyle bir sanat ki, baktığı her yeri bir çerçevenin içinde görüyor epeydir, geçip gittiği yollarda kim bilir ne güzel tablolar görüyor?

"Allah güzeldir, güzeli sever." düsturuyla yola çıkıp, güzel gören ve güzel çizen bu dört hanımın resimlerini 31 Aralık'a kadar Kadıköy Rıhtım İskelesi'ndeki İDO Sanat Galerisi'nde görebilirsiniz. u.akagunduz@zaman.com.tr ZAMAN

Yorum Gönder

 
Copyright © 2013 Tesettür Moda
Distributed By Free Premium Themes. Powered byBlogger